SERVET YILDIRIM- Gıda fiyatları son aylarda bir nebze istikrara kavuştu ancak mevcut fiyat düzeyleri ‘normal’ diye hatırladığımız seviyelere göre hala çok yüksek seyrediyor. Mesele sadece fiyatların yüksekliği de değil. Tedarik tarafında da ciddi sorunlar var. Ukrayna savaşı sonrası başta buğday olmak üzere hububat üretim ve arzında yaşanan kesintilerin yarattığı sıkıntı had safhada. Birçok ülkenin gıda ihracatını kısıtlama kararı alması da gıda sorununu daha da derinleştirdi.
Derinleşen küresel gıda krizinden en fazla etkilenen ise her zaman olduğu gibi düşük gelir grupları çünkü bu kesimin toplam harcama sepeti içinde gıdanın payı çok yüksek. Dolayısıyla gıda enflasyonunu en fazla hisseden kesim düşük gelirliler. Küresel olarak krizi ve açlığı en yoğun hissedenler ise düşük gelir grubunda bulunan ülkeler.
Gıda krizinin derinleştiği bir ortamda bazı şirketlerin sosyal sorumluluk girişimleri dikkat çekiyor.
Bunlardan birisi de 10x20x30 programı. Bu program kapsamından dünyanın en büyük 10 gıda perakendecisi ve sağlayıcısı, öncelikli 20 tedarikçisine, 2030 yılına kadar gıda kaybı ve israf oranlarını yarıya indirmeleri konusunda çağrıda bulundu. Girişim kapsamında bir çok şirket gıda tüketimini günlük olarak ölçmeye başladı ve oluşan kaybı önlemek için harekete geçti.
SKA 12.3: İsraf ve kaybı yarıya indirin
Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün (WRI) başlattığı bu programı çok önemsiyorum ve destekliyorum. Çünkü küresel gıda kaybı üzerinde miktar etkisi tek başına çok yüksek olmasa da önemli bir küresel hedefe destek verilmesi o hedefin gerçekleştirilmesi açısından önemlidir. Özel sektör katılımı olmadan küresel hedeflere ulaşılması mümkün olamaz.
Sözünü ettiğim hedef Birleşmiş Milletler’in 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarından 12’ncisidir. Bu amaç, “sürdürülebilir üretim ve tüketim kalıplarını sağlamayı” öngörüyor. Bu amacın alt maddelerinden 3’üncüsü ise 2030 yılına kadar kişi başına düşen küresel gıda israfını perakende satış ve tüketici seviyesinde yarıya düşürmeyi ve hasat sonrası kayıplar da dahil olmak üzere, üretim ve tedarik zincirinde gıda kayıplarını azaltmayı hedefler. Gıda kaybı ve israfıyla mücadele programı 10x20x30’a katılan şirketlerden Coca – Cola İçecek’in (CCI) konuyla ilgili duyurusunda dediği gibi programa katılanlar, yarının gıdasını kurtarmak için ‘tabağın boş tarafını görme sözü’ veriyor.
Üretilip tüketilmeyen kayıptır, israftır
Sorunun tanımı çok basit. İnsan tüketimine yönelik hazırlanan ancak herhangi bir sebeple insanların tüketmediği gıda kayıptır, israftır. Bu kayıp tarlada hasat sırasında başlar, yükleme, depolama, taşıma, endüstriyel veya evsel işleme ve ambalajlama sırasında devam eder.
Kayıp ve israf süreci sadece bununla sınırlı değildir. Toptan ve perakende marketler de dahil olmak üzere, marketlere dağıtım sırasında ve tüketicinin evinde veya restoranlarda ve işyerlerinde de kayıp ve israf yaşanır.
Kısacası tedarik zincirinin her aşamasında gerçekleşen bu kayıp nedeniyle insan tüketimine yönelik hazırlanan gıdaların önemli bir bölümü tarladan sofraya gelene kadar kayboluyor veya israf ediliyor. Tahminlere göre küresel gıda tedarikinin yüzde 32’si kayboluyor, israf oluyor.
10x20x30 vizyonu ile ise tedarik zincirinin ‘üst segmenti’nde daha fazla gayret sarf edilmesi ve küresel gıda kaybını ve israfını 2030’a kadar yüzde 50 azaltma hedefine özel sektör katkısının ciddi oranda arttırılması hedefleniyor.
Bunun için biraya gelen dünyanın en büyük gıda perakendeci ve sağlayıcısı şirketler öncelikli 20 tedarikçisine aynı yaklaşımı benimsetti.
Program çerçevesinde katılımcı şirketler gıda kaybını ve israfı azaltmak için harekete geçiyorlar. Personel eğitimi verecekler. Yeni teknolojiler geliştirecek, uygulamalarını değiştirecekler. Süreçlerini yeniden tasarlayacaklar ve bazı diğer inovasyonlara başvuracaklar. Amaç 2030’a kadar perakende ve tüketici düzeylerinde kişi başına düşen küresel gıda atığının yarıya indirilmesi ve hasat sonrası kayıplar dahil üretimdeki ve tedarik zincirlerindeki gıda kayıplarının azaltılması.
Kaybın faturası yüksek
Her yıl dünyada üretilen gıdaların yaklaşık üçte biri kayıp veya israf ediliyor. Bu israfın küresel ekonomiye maliyeti yaklaşık bir trilyon dolar. Küresel sera gazı emisyonuna etkisi ise yüzde sekiz civarında ölçülüyor. Gıda kaybı küresel bir sorun ancak bu soruna ülkelerin katkısı farklı.
Çalışmalara göre üretimde gıda kaybı gelişmekte olan ülkelerde daha fazlaymış. Çünkü üretim sürecinde teknoloji kullanımı gibi bazı faktörler açısından bu bölgeler dezavantajlı. Tüketimde gıda israfı ise gelişmiş ülkelerde daha fazla.
Bu kaybın ve israfın azaltılması ile milyonlarca aç insan gıdaya kavuşurken, gıda güvenliği arttırılmış ve ekonomik anlamda maliyetler azaltılırken, verimlilik yükseltilmiş olacak. Ayrıca iklim değişikliğinin yavaşlatılması ve doğal kaynakların korunması yönünde çok kritik bir hamle yapılmış olacak. Sadece devletlerin değil tüm şirketlerin de ‘sıfır açlık’ ve ‘sıfır atık’ hedeflerine bağlı kalmaları ve destek vermeleri gerekiyor.