Bakan Soylu’nun konuşmasından satır başları şöyle;
24 saat insanların gözüne uyku girmiyor. Kimisi enkaz başında, kimisi doktor onunla ilgileniyor. Gecenin bir yarısı gelen elektrikçiler bir taraftan bir tarafa koşuyor. Kimle karışlaşırsak, karşılaştıkları manzarayı anlatmakta bile zorluk çekiyor. Ancak deprem öncesinde yaşanan bir hadise aynı şekilde ülkemizde devam ediyor. Bu dezerformasyon yalan. Bu ülke insanın birliğini berberiğini engellemeye çalışan, bu ülke insanı kötülemeye çalışan ve sürekli olarak olmayanları varmış gibi gösteren bir hastalıkla hemde en zor dönemimizde karşı karşıyayız.
Biraz önce bir video seyrettim. Seyrettiğim videoada okumuş yazmış, büyükşehirlerde yaşadığı çok açık belli olan videoyu çekiyor. İnsan gibi de konuşuyor. ‘Bir Afgan çıkan cesetleri elini kesti altınları aldı’ diyor. Biraz önce Adıyaman’da gözaltına aldık.
Ve ‘Hatay’ın Samadağ ilçesine terösitler geldi, orada eylem yapacaklar’ diye yalan söyleyenler. Bir çadır kamyonun önüne kesen, ‘kamyonu şuraya getir diye söyleyen birisi ve ondan sonra ‘bana talimat verilen yere götüreceğim’ diye gittikten sonra bütün Türkiye’de hırsızlığın, yağmanı, güvensizliğin olduğuna dair bir anlayışı yaygınlaştırmaya çalışan zehirli bu ülkenin insanına hakikaten yakışmayan bir dille sosyal medyada karşı karşıyayız.
Bir afeti dünyanın en büyük depremlerinden birisi olarak yaşadık. Bir afeti de maalesef en üstten en alta kadar hafızasını kaybetmiş, duygusunu kaybetmiş, insanlığını kaybetmiş, insanlara karşı nankör olanlar sebebiyle sosyal medyada yaşıyoruz. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Kimse devleti hafife almasın. Bunu çok net söylüyorum. Milletin duygularıyla oynayan herkese hesabını en net şekilde sorarız. Hukukla beraber de sorarız
Burada bu insanların duygularını istismar etmenin bu insanların duygularına ve şu an yaşadığı zorluğa ayrı bir zorluk getirmenin ne anlamı var. Nasıl böyle bir şey söz konusu olabilir. Bu ne ayıptır.
Hangi örfümüzde, hangi karakterimizde, hangi adetimizde böyle bir şey söz konusu. Burada Türkiye’nin dört bir yanında insanlar cansiperane mücadele ediyor. Enkazların başında yakınlarını bekleyen insanlara herkes o acılarından yardımcı olabilmek için neredeyse uyumadan, en yakın zamanda bu meseleyi atlatmak için büyük birlik ve beraberlik ortaya konuluyor. Neymiş… Avusturyalı bir arama kurtarma grubu kendilerine şiddet uygulanıyor diye arama kurtarmayı bırakmış. Bu kadar yalanı ve buna benzeyen dezenformasyonları nereden, ne şekilde buluyorlar.
Toplam 10 ilde 70 bini aşkın polis memurumuz var, 60 bini aşkın jandarma var, bin de sahil güvenlik personelimiz var. Burada hem güvenliği tesis eden hem ulaşılamayan köylere giden bir mücadele ortaya koyuluyor. Maalesef köstek olmayı kendilerine bir karakter olarak nitelendirmeye çalışanları görüyoruz. 230 kişi gözaltına alındı, 20’nin üzerinde tutuklama var. Bütün Türkiye seferberlik içerisinde, bir taraftan münferit olaylar söz konusu. Burada bir ayakkabı mağazası camı kırık durdu, kimse ayakkabı almadı oradan. Hala acaba Suriyelilerle ilgili nasıl bir yalan yanlış oluşturabilirim, acaba hizmetlerle ilgili nasıl bir dezenformasyon oluşturalım diye düşünüyorlar. Bir siyasi partinin genel başkanı diyor ki “Hataylılar benim dediğimi iyi anlar” diyor. Neyi anlayacaklar, bunlarla ilgili konuştuğum için aziz milletim beni affetsin. Neymiş Hatay’da yabancılara konut satışlarına dikkat edilsin, bunun açtığı belaları hepimiz biliyoruz. Ucuz insanlar var, bunlar maalesef siyasetçi olmuşlar. Yüreği kara zihni kara insanlar var. Bu insanları en büyük insanlık sınavında tanıyoruz. Hatay’daki mülk satışıyla ilgili depremin alakası nedir?