ERCAN SARIKAYA/HATAY –Hatay’ın sokakları, tarihi alanları, caddeleri yıkılmış, yok olmuş ve bomboş. Adeta hayalet kent gibi. Sokaklardan iş makinaları ve molozları taşıyan kamyonların hareketliliği dışında bir hareket yok. Kentin üzerine toz bulutu çökmüş durumda. Taşınan enkazlardan adeta bir çöp dağı oluşmuş. Asker polis ise yıkılan binaların çevresinde nöbet tutuyor. Ara sokaklara girdiğimizde yıkımın büyüklüğünü daha iyi görüyoruz. Yüzlerce kişiye mezar olan Rönesans Rezidans’ın enkazı da halen kaldırılmayı bekliyor.
Köylerde ise nispeten durum daha sakin. Evleri olanlar köylerine gitmiş ama onlar da sürekli artçı sarsınlar nedeniyle evlerine giremiyor, korkuyorlar. Köydeki evlerin bahçesinde çadırları kurulmuş. Yemekle ilgili sorunları yok, tek istekleri barınabilecekleri geçici alanlar ve yaraların bir an önce sarılması.
Mezarlık yanında üst üste yığılan tabutlar insanın kanını donduruyor… D ERCAN ARSLAN
Kimi binasını kimi eşyasını arıyor
Kent sokaklarında enkazlar arasında evini arayan da var, eşyasını arayan da. Hasarlı binalardan eşyalarını kurtarmaya çalışanları da görmek mümkün… Antakya’nın tarihi binalarının bulunduğu Kurtuluş Caddesi adeta bir enkaz yığınına dönüşmüş. Gece sokaklar ıssız ve çok sessiz. Bir kepçe ile kazı çalışması yapıldığını görünce yanlarına yanaşıp sorduk. Bir kadın enkazlar arasında evini arıyordu. Annesi ve ablası ile iki katlı evde yaşarken depreme yakalanan Selma Rıdvanoğulları, annesini kurtarmış ama ablası Nesrin’i kaybetmiş. Evine döndüğünde ise binanın tamamen yok olduğunu gömüş. Kepçe kiralayıp şimdi evini arıyor enkazın altında. Hatay’ın sokaklarında dolaşırken yıkılan evini gözyaşlarıyla izleyen Süheyla Uzun “Bütün umutlarımız, hayallerimiz, geçmişimiz silinip gitti” diyor. Sokaklarda az da olsa karşılaştığımız herkes şunu soruyor “Hatay bir daha nasıl toparlanacak?”