Farklı Galatasaray yenilgisinden sonra normal koşullarda Trabzon’da yer yerinden oynardı. Şimdi ne yönetimden, ne teknik direktörden, ne taraftardan sesini yükselten var. Bu kabullenmişlik Trabzonspor’un geleneklerine hiç uygun değil.
Bordo-mavililer yanlış kadro planlamasının bedelini ödüyor. Evet; Afrika kupasına gidenler, ayrılanlar, kadro dışı bırakılanlar ve sakatlıklar teknik direktörün işi zorlaşıyor. Lakin sorumlu kim? Düşman ilan edilen medya mı?
Rize zor deplasmandır. Hele ağır bir travmada iseniz. Trabzonspor cephesinde durumu şöyle izah edeyim; lider görevinde Mendy, topu ileri taşıyacak olan Visca, gol umudu Enis Destan. Kalanlar ya savunma pozisyonunda, ya oyunun içinde kalma çabasında idi. İlk on dakikadan sonra kontrol Rizespor’a geçti. Kaleci Uğurcan’ın kurtarışları malumun ilanını geciktirdi. Rizespor’un ilk yarının son dakikasında Emirhan ile bulduğu gol tehlikenin işaretiydi ama VAR uyarısıyla geçersiz sayıldı.
Trabzonspor için zorlu bir 45 dakika daha vardı. Zorlu diyorum çünkü inisiyatifi alamadı. Rizespor gole yakın taraftı. 65. dakikada Varesanovic’in boş kaleye gönderemediği top için kırılma anı diyenler çıkmıştır. Ama aynı oyuncu az sonra gelişen ani atakta son vuruşu yaparken kendini affettirdi.
Trabzonspor için en büyük tehlike, öz güvenini yetirmesi ve giderek sıradan olması. Sorumluyu dışarıda aramayın. Bu sonuçlardan sonra sorumluluk almayan kimler ise onlara odaklanın. Hesaplaşma vakti gelmedi mi?
Daha vahimi var; ligde üçüncülüğü hedefleyen iki takıma bakın. Futbolumuzun aynasıdır yaptıkları. Yenilseler de, puan kaybetseler de tehdit eden yok. Ya Trabzonspor ya Beşiktaş bu kulvardan Avrupa bileti alacak. Sonra neden marka değerimiz düşüyor, niçin Edirne’den öte gidemiyoruz diye hayıflanıyoruz.