Anadolu’nun kara bağrında Cumhuriyet adlı beyaz sayfayı açan Mustafa Kemal Atatürk, Avrupa’nın “Hasta Adam” duvarını yıkmak için gerçekleştireceği devrimleri anlatacak bir halkla ilişkiler çalışması istiyordu. Halifelik kaldırılmış, şapka inkılabı yapılmış, Medeni Kanun kabul edilmiş, İzmir (Türkiye) İktisat Kongresi’nin sonunda ekonomik gelişme için İş Bankası kurulmuş, eğitim devrimi yapıldıktan sonra kız öğrenciler eğitime kazandırılmış, aşar vergisi kaldırılarak tarım canlandırılmıştı. Ticaret Bakanı Ali Cenani Bey sadece 3 yılda gerçekleşen devrimleri bir gemiyle Avrupa’ya götürme fikrini Atatürk’e sundu. Atatürk’ün onaylamasıyla “devrim yolculuğu” için bakanlık bütçesinden 100 bin TL ayrıldı. İstanbul Ticaret Odası da proje için 500 bin TL verince, 1924 yılında 4200 İngiliz Sterlini ‘ne Hollanda’dan alınan yolcu gemisi S/S Karadeniz yolculuk için seçildi.
Yüzen Anadolu
S/S Karadeniz, Mart 1926’dan itibaren Haliç Tersanesi’nde sergi vapuruna dönüştürülürken döneminde görülmeyen şekilde beyaza boyandı. Bir numaralı ambarındaki sergi salonuna, İnhisarlar İdaresi ürünleri (tütün ürünleri), Kütahya çini işleri, Hacı Bekir lokum ve şekerlemeleri, kehribar tespih, ağızlık, çeşitli takılar gibi hatıra objeleri yanında kuyumculuk sanatları, el dokumaları, Türk halı ve kumaşları ile antika eşyalar yerleştirildi. Kıç (arka) taraftaki 2 numaralı ambar “Numune Dairesi” yapıldı ve Beykoz Kundura Fabrikası ürünleri, Bursa ipekli dokumaları ve Türkiye’nin çeşitli tahıl ürünlerinden örnekler kondu. Kütahya çinileri, lokumlar, Bursa ve Hereke kumaş ve halılarına Ankara’nın tiftik keçisinin doldurulmuş örneği eklendi. İstiklal Marşı’nın bestecisi keman virtüözü Osman Zeki Üngör şefliğinde Riyaset-i Cumhur Orkestrası kuruldu. Ürünlerin üzerine 4 dilde (İngilizce, Türkçe, Almanca, Fransızca) etiketler yerleştirildi. Vapura kaptan olarak, Gülcemal vapuruyla Atlas Okyanusu’nu geçen ilk Seyr-i Sefain’in kaptanı “Topuz” lakaplı Lütfi Bey atandı. Robert Koleji’nden dil bilen tercümanlar vapurda yerini aldı. Sergiye katılmak isteyen tüccar ve esnaf için Galata’da bir büro oluşturuldu ve tüccarlara amaçlar ve organizasyon hakkında bilgi verildi. Sergi vapuru logosu olarak İstanbul açıklarından uzaklaşan S/S Karadeniz vapurunun önünde yürüyen ticaret ve haber tanrıçası Hermes, elindeki asası yerine Seyr-i Sefa idaresinin amblemi yerleştirilerek logo oluşturdu.
Cumhuriyet vapura yüklendi
Yaptığı araştırmaları Genç Cumhuriyet Karadeniz Vapuru’nda adlı kitabında toplayan Başkent Üniversitesi Atatürk İlkeleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Evrim Şencan, o günleri Milliyet’e anlattı. İzmir’deki İktisat Kongresi’nin ardından 1923 yılında açılan Numune Sergisi’nin başarılı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Şencan, Millî Mücadele yıllarında Antep savunmasını hazırlayan Ali Cenani Bey’in her zaman Mustafa Kemal Atatürk’ün yanındaki isim olduğunu belirtti. Şencan şunları dedi: “Atatürk, onun önerisiyle yüzer sergiyi hazırlattı. Aslında, TBMM ve Ticaret Odası ortak akılla Cumhuriyet’i bir vapura sığdırdılar. İşte o vapur 1926’da yola çıkan Karadeniz Vapuru’ydu. Ressam Namık İsmail Bey’e özel logoyu hazırladı. Arkasında İstanbul görüntüsüyle Hermes, elindeki asasıyla vapura yol gösteriyordu. Hermes, doğduğunda kendini esaretten kurtaran bir bebekti. Aynı Türkiye Cumhuriyeti gibi. Riyaset-i Cumhur Orkestrası her limanda İstiklal Marşı’nı ve Türk musikisini çaldı. Limanlarda satış yapıldı ve ticari antlaşmalar imzalandı.”
Çağının ilerisinde proje
Atatürk’ün Bandırma Vapuru’yla başlattığı Millî Mücadele’yi Karadeniz Vapuru’yla sürdürdüğü uygarlık savaşıyla tamamladığını söyleyen Doç. Dr. Şencan, o günlere dönerek şu bilgileri verdi: “Karadeniz Vapuru devrimlerin somutlaşmış haliydi. Türk kadınının sosyal ve siyasî hayatta kendini göstermesiydi. Devletler sahnesine, tarım, sanayi, ekonomi, turizm, sosyal hayat ve eğitim gibi alanlarda alnının akıyla çıkan cumhuriyetin temsiliydi. Millî Mücadele’de ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda imzası olan çoğu kişinin katkılarıyla oluşmuş çağının çok ilerisinde bir projeydi. Peçeden, festen, eğitimsizlikten, ekonomik bağımlılıktan kurtulurken geçirdiği süreçti. Eşitlik, demokrasi, millet egemenliği, hukuk, kadınların hayattaki rolü vardı içinde. Karadeniz Vapuru uygarlık savaşıydı. Siyah rengi beyaza boyanmıştı. Güzel Sanatlar kısmında tablolar, biblolar, madenler kısmında kömür, bakır ve levha taşı vardı. Duvarlara diyagramlar, istatistikler, grafikler ve Türkiye haritaları konuldu. Ormancılık, tütüncülük ve maden kömürü haritaları vardı. Kayseri’den iki halı işçisi kadın getirildi. Türk yemekleri için büfe, ekonomik bağımsızlığın gösterilmesi için İş Bankası Şubesi açıldı.”
Türk kadınları vapurdaydı
Cumhuriyet aydınlanmasını temsil eden isimlerin gemide olduğunu belirten Şencan, devamında da vapurda bulunan aydınlanma temsilcisi isimleri söyledi: “Vapurun süvarisi (kaptanı) Gülcemal vapurunun kaptanı Lütfi Kaptan, ikinci kaptanı Süreyya Gürsu, sergi reisi Türkiye Cumhuriyeti’nin 3. Cumhurbaşkanı olacak Celal Bayar’ın oğlu Refii Bey oldu. İlk kadın heykeltıraşlardan Nermin Faruki Halki, ilk kadın Milletvekili Mebrure Gönenç gibi isimler Türk aydınlanmasını temsil edecekti. İlk kadın gazeteci Resimli gazete muhabiri Bedia Celal (Arseven), Akşam gazetesi muhabiri Vâlâ Nurettin Bey, İstanbul Liman İşletmesi Genel Müdürü ve Sergi Komiseri Rauf Manyasî (Bay Raufi), İstanbul Ticaret Odası’ndan İstihbarat Müdürü Galip Bahtiyar (Göker) Bey, Posta müdürü Kenan Bey, Ziraat uzmanı Mahmut Celal Bey, Dış Ticaret temsilcisi Halil Mithat Bey, vapura Le Havre’da katılan öğretmen Belkıs (Çürüksulu) Hanım, ressam Celal Esat (Arseven), Anadolu Ajansı temsilcisi Kemalettin Bey (Kamu), Demiryolları temsilcisi Eşref Bey, Tekel temsilcisi Semih Bey, Hasan Ecza Deposu Sahibi Hasan Bey, Protokol Müdiresi Semiha/Samiye Hanım, Mahmut Baler (Bal Mahmut) ve eşi Seniha Hanım, Millî Mücadele kahramanı Özbekler Tekkesi Şeyhi Atâ Efendi, Coğrafya Encümen Başkanı General Pertev Paşa (Demirhan), Tatlıcı Ali Muhittin (Hacıbekir), Seyfettin Çürüksulu Paşa gibi daha nice isim. Tercümanlar ise özellikle Londra limanında kendilerini gösterecek Robert Kolej öğrencilerinden seçildi. Kadınlar, gazeteciler, öğretmenler, tercümanlar, öğrenciler, tüccarlar…İstiklal marşının bestecisi Osman Zeki Üngör şefliğinde 47 kişilik Riyaset-i Cumhur Orkestrası 95 kişilik sergi komisyonuyla 285 kişi cumhuriyet ateşini taşıdı.”
Atatürk: Sergi başarıya ulaşmış bir eserdir
Atatürk’ün projeye büyük önem verdiğini söyleyen Doç. Dr. Evrim Şencan, Atatürk’ün “Başarıya ulaşmış bir eser” dediği devrimlerin yolcuğunun bıraktığı etkiyle ilgili şunları dedi: “Atatürk, Söğütlü yatıyla 13 Haziran’da Mudanya’da bindi. Sürdürdüğü uygarlık savaşını anlatacak vapurla Bandırma’ya hareket etti. Yoldayken sergiyi gezdi, bilgi aldı. Heyetle tanıştı. Akşam yemeği yedi. İş Bankası şubesinden çok memnun olduğunu dile getirdi. Köprü üstündeki deftere, ‘Sergi başarıya ulaşmış bir eserdir. Bende gayet iyi intibalar uyandırdı. Teşhir tarzı çok iyidir. Tertip edenleri takdir ve tebrik ederim’ diye yazdı. Vapurla, Türk denizcileri ve denizciliği Avrupa’ya tanıtılmış oldu. Barbar, kaba ve geri kalmış Türk imajının ortadan kalktı. Dış ilişkilerin düzelmesi veya yakınlaşılmasına, devrimlerin ve küllerinden doğan yepyeni bir Cumhuriyet’in Batı tarafından tanınmasına neden oldu.”
Atatürk, Karadeniz Vapuru’yla yolculuk yapan aydınlarla.
Fotoğraflar www.isteatatürk.com’dan alınmıştır.
Avrupa’daki ilk liman Barcelona
Cezayir-Annaba’daki kömür alımının ardından 20 Haziran 1926 günü İspanya’nın Barcelona Limanı’na varıldığını aktaran Evrim Şencan, “Beklemedik bir kalabalık karşıladı vapuru. Vali, belediye başkanı, ticaret odası temsilcileri, askerler, konsoloslar, denizciler ve İspanyol vatandaşları. İlk kez görücüye çıkan serginin kapıları açıldı. İkram edilen Hacı Bekir lokumları tükendi. Akşam olduğunda halen girmeye çalışanlar vardı. 3500 kişiyle başlanmıştı seyahate. Bir haftada 11 bin kişi gezdi vapuru. Vapurdaki Türk kadınları, Avrupa’da çok olumlu etki bıraktı. Avrupalılar çarşaflı kadınlar beklerken, dil bilen modern ve aydınlık kadınlarla karşılaştılar. Türk konsolos Kudret Bey de gelmişti. İlgi çok büyüktü Barcelona’da. İspanya’nın uyguladığı yüksek gümrük vergisine rağmen güzel satış yapıldı” dedi.
YARIN: Eyfel’de okunan ezan ve seyahatin günümüzde düşündürdükleri